25 Nisan 2017 Salı

Cey key

Cey key Rowling'in depreşyondan çıkma serüvenini okuyorum ve kendime umut nakli yapıyorum. Bitince bu yazıyı editlicem.

posted from Bloggeroid

24 Nisan 2017 Pazartesi



Bu bir zaman çimlendirdiğim patatesten elde ettiğim ve bahçeye diktiğim, biraz büyüyüp serpildikten sonra kimliği belirsiz kişilerce sökülen patates bitkim. Sevgi ve özlemle anıyorum. Epey derin ve geniş bir alanı mutlulukla çapalamıştım. Patatesi kaybedince yerine iki kabak ve bir fasülye ektim. Büyüdüler serpildiler ama patatesle aynı akıbete uğradılar. Nedenini hiç anlamıyorum. Kim neden söktü?! Sevgi ve hasret ile...



Burda Eminönü'nden aldığım ve bahçeye ektiğim 2 (iki) adet lavanta bitkimi görüyoruz. Fotoğraftan sonra daha bi serpildiler, güldibindeki lokasyonlarını çok sevdiler.

posted from Bloggeroid

Bloggeroid

Ya bu bloggeroid şahane yaa. Ahaha uzun zamandır bişeyi sevinçle karşılamıyodum. Helöö my new app.

posted from Bloggeroid

Helö again

Helö again eşekler. Deminki yazı fotoğraf yükleme heyecanıyla yarıda kaldı gibi oldu. ( yazıların hepsi bok ama hiç yarıda kalan bok olur mu? Yarısında filmden çıkarsın ama tuvaletten yarıda çıkmak gerçekten göt ister.)

Evet ne diyodum. Bayadır yazmadım. Kimsenin okumadığını düşündüğüm bloguma 2 yorum gelince sosyal izolasyonuma zeval gelir gibi oldu. Çekindim biraz.

İlgili okuyucuya teşekkür ediyorum. Şefkat ve iyi niyet dolu süperegolu bir yorum yapmış. Doktorcuğumla bilahare (böyle mi yazılıyodu ve bu gibi durumlarda mı kullanılıyordu bu?) tartışacağım bunu.

İki gün önce doktora gittim bu arada çooğk zor bir seans oldu. Baya sarsılmış olarak çıktım. O gün bugündür yüzüm çok asık. Annem endişelendi. Canım annem. Beni seviyon mu dedim bugün, yok ne alaka dedi. Babam şehir dışına çıktı. İşi bitince gelecek. Canım babam özledim.

posted from Bloggeroid

Telefona blog şeysi indirdim

Helö eşekler. Telefona blog şeysi indirdim. Bakalım foto da koyabiliyor muyum. Yeni bi akım başlatıcam çünkü.


Evet. Kirloş masa akımı.

Keçi olduğum için ağılda oturuyorum.

posted from Bloggeroid

15 Nisan 2017 Cumartesi

cumartesi

merebe nebere?

Sanki bugün daha iyiyim. İyi gibiyim. Depreşyonumuza bi halel gelir mi acaba?

Bişey de olmadı. 10th day with Cipralex. Midem çooook az bulandı. Artıkın alıştım. Hayattaki küçük minik seçimler ne kadar birikimli etki yapıyor. Doktor 8. günden sonra etki eder demişti Cipralex yazarsak. Brintellix ilk tercihiydi ama baş ağrısı yüzünden istememiştim. Belki Brintellix ile başlasam bu hafta yaptığım manyaklıkları yapmaz mıydım ecebaa?

14 Nisan 2017 Cuma

Temanni

Şu Blogger'a da insan gibi depresif bi tema koymamışlar ki.

Sartre'nin buyurduğuna göre hayatımın bi anlamı yokmuş. He ben de onu diyom işte. Bi kutu hapa bakar. 3 noktalı olunca daha bi havalı.

seçimleri ve kararları olmayan bir insanın özü de yoktur, hayatının bir anlamı da…

Froyd diyor ki:

Ne diyor bu Freud. İçimde öfke birikmiş de öfkem kendime yönelmiş de. E neydem alıp başımı nerelere gidem pardon yani kime kafa atayım? Nevrozdan psikoza mı çevirelim ne diyorsun fiyördüm?

Beyn

Beyni kapattık. Çok yakıyodu. Kendini de beni de yaktı.

döt

döt büyütmeceeee dööt büyütmeceee.

Tamam tamam yatıyom ama kilo da veriyom. Cipralex sağolsun (ya da olmasın zaten zayıftım ben) 55'ten 53'e düşmüşüm.

Ağlak

Bir konusuz yazıyla daha sizinleyim. Serbest.

Bence beynimizde bir süzgeç olmalı ve çevreden aldığımız bilgiyi, duyguyu, pılıyı, pırtıyı bir güzel süzmeli, süzmeli de öyle bilincimize koymalı. Eminim herkeşlerde, ben de dahil, böyle bir süzgeç var. Hipotezim şu ki benim süzgeçin biraz içi geçmiş. Yani neye göre kime göre süzeyim bilemiyor. Naapsın? Her boka üzülüyorum ben de böyle işte osuruktan teyyare konular beni yolumdan alıkoyuyor (hangi yol lan).

Fışkiyeyi kim kırdı?

Bebeykene, toplumda, gerçek hayatta geçerli olabilecek, kullanışlı bir savunma mekanizması geliştirememişim. En güçlü kalkanım: ağlamak. (hadi yaa!) Ağla ağla da karşındaki adamı da üz, yoldan geçeni de üz, kızdır, küçük düş. Ağla ağla da, 5 yaşında yaptığın gibi içine ağla, tut sızlayan burnunu, üst dudağın minik minik dalgalansın. Karşında 40 yaşında insanlar var kime ağlıyon artık?

Yumuşak karınlı, egoist ve bencil, narsist yaratık seni! Bir senin duyguların var bir tek sen ağlayabiliyorsun değil mi?

Yok öyle değil aslında. Zaten ağladıkça daha sert vuruyolar, acıyolar, acımaları da bıçak gibi saplanıyo. (ulan ne egoymuş) Benim duygular sizin duygular gibi durduğu yerde durmuyor, bir kaba koyayım şekil alsın dedim bu boktan blog çıktı.

Her neyse konu ağlamaktı. Ağlamak da ne afyon ha. Ağlayan bilir. Sonrasında bir rahatlama, bir duygu seli, dopamin zirvesi. Ama bu ilaçlar onu da törpülüyor herhalde. Ağladıktan sonra eskisi gibi şevk ile dolmuyorum aynı verimi alamıyorum.

Cipralexli halimle bile ağlayabiliyom. İlk selectra ile girmiştim bu sektöre. Onda hiç ağlayamıyodum. Tabi serotonin reseptörleri falan sağlam daha, beynim insan beyni gibi. İlaç endüstrimiz tarafından becerilmemiş henüz.

Tabi ekonomik rahat da batıyor. Satın almak istediğim bir şey yok. Gitmek istediğim yerler vardı; keyfim yok diye gitmiyom. E noldu? Aslında para kazanmama gerek kalmadı. Tabi çalışan üreten insan eyidir, hastır. Kendimizi gerçekleştirelim, var edelim. Ama ne edelim? Dünyaya söyleyecek bir sözüm kalmamış. Özdisiplin hak getire. Hangi işin ucundan tutayım?


özlü

Yaklaşık iki aydır evden çıkmıyom herhalde. Zihnimde ve ruhumda her konuda bir gerileme var; karamsarlık hat safhada, özgüven ve sorumluluk alma sıfır.

Cipralex ile kaçıncı günümüz? Barnakları sayalım, 9 imiş.

Ya demin ne yazmıştım. Hepsi silindi mal gibi kaldım şimdi. Aklımda kalanlar:

Meselenin özü sanırım, benim bok olmam ve kendimi bir bok sanmam arasındaki sabit dalgalanma. Ayrıca:

Çevreden sabit şekilde şefkat ve sevgi beklemek. Yok yere. Daima (lan belediye sevsin seni! seni niye sevsinler ne işe yaradın da kimi sevdin de bilmem ne bik bik.)

Sabit bir kararsızlık. (istikrarla karar verememe, kararsızlıkta istikrar, aferim)

Sabit bir korku. (korktuğun her şey başına geldi. yaşayamadan öldün. Allah taksiratını affetsin ne diyelim.)

Sabit bir boşluk. (yüreğin olması gereken yerde bir adet karadelik, ama ne kara, ne derin, ne delik be!)

Sabit bir tembellik. (ölümüne, self-sabotage da hayırdır be gülüm? oğlaklar çalışkan olur?!)

PEKİİİİ bu noktaya bir şekilde geldik, -talihli-talihsiz serüvenler dizisi- Çözüm ne ola ki? Bir şeyler yapmalı etmeli, kıçını kaldır dediğin vakit sizi yazının başına alıyoree ve korku, kararsızlık, tembellik, boşluklu kısırdöngüde iki tur döndürüyoreee. Bu kısır döngüye, fasit tekere kim çomak sokabilir?

Var olmayarak var olmak için çıkmamıştık yola. En azından doğarken.

Sevdiğin bir şeyi, bir gayeyi bilememek, hatırlayamamak ne acı.

13 Nisan 2017 Perşembe

kek

Bir kek yaptım. Elli bin kişiye güzel olup olmadığını tasdiklettirdim. LAN Bİ KEK ALT TARAFI Bİ KEK. Beğenmezlerse sanki öleceğim.

hellööööööö



Ulan nasılsa blogu kimse okumuyor. Dünyanın en güzel şeyi lan.

Üretkeensiiiiiizzzzzliiiiiiiiik

imza

nevrotik narsist ağır depreşif


11 Nisan 2017 Salı

breaking news

DEPRESYONDAN ÇIKMAYA KARAR VERDİM.

boş

Ulan bir insanın söyleyecek hiç mi bir şeyi kalmaz?

Bomboşum bomboş! Dünyaya söyleyecek tek bir sözüm yok.

içeriksiz

Hellö again,

Kafam hoşaf gibi; dün ne yapmıştım, yarın ne yapacaktım pek hatırlamıyorum.

Tembellik ve uyuşukluk denizinde yüzüyorum.

Bu yazılara başlık gerek

Günaydın,

On ikiye doğru uyandım. İlacımı geç almış oldum; Cipralex 10mg ile 6. günüm.

Tabii ki dün gece uyurken kafamdan geçen şeyleri sabah kalktığımda yapamadım. Saniye başı karar değiştiriyorum ve ne yapacağımı unutuyorum. Dün gece de çok ağladım. Doktor, ilacın 8. günden itibaren etkileyeceğini söylemişti. Şu an sadece öğlenleri hafif bir mide bulantısı, akşamüstleri de bir baş ağrısı oluyor.

10 Nisan 2017 Pazartesi

canki

Merhaba,

Bugün yine 3 dk'da bir hayati konularda karar değiştirdiğim, seçenekler arasında yavru bir keçi edasıyla hoplayıp zıpladığım, kararsızlıkta tepeleri gördüğüm, zirveleri selamladığım bir gün oldu.

Doktorcuğum bu bir buçuk ay önemli bir karar verme derken haklı imiş.

Cipralex 10mg ile beşinci günüm.

Salçalık domatiz

İnsanları sevmiyorum hele ki kişisel alanıma ısrarla tecavüz etmeye çalışanları. Açıkçası bi tür ibne olduklarını düşünüyorum. Cinsel eğil...